5 Eylül 2014 Cuma
Giriş/Gelişme/Avuntu
"Sana dicek cümlelerim kalmadı"
Ne saçma. O kadar büyük bir cümle kurdun ki gerizekalı. Neler barındırmıyor ki içinde. Her zaman her duruma söylenecek şeyler vardır içimizde. Cümleler hiç bir zaman bitmez ki. Hisler biter belki, sabır stoğu biter, ne bileyim can istemez üşenir. Ama onlara da vardır söylenecek sözler, kurulacak cümleler. Ya da ben çok iyimserim bilemiyorum.
Asıl önemli olan kelimelerdir. Onlar tek başına cümledir zaten. Anlamları her tarafa çekilebilir. Çünkü kelimeler çift karakterlidir;
Hissizim
Yorgunum
Sevmiyorum
Seviyorum
Kırgınım
Kızgınım
Uyuyorum
İyiyim
Bu çıplakları giydirmeye kalkarsak kimi zaman da
Hissizim (değilim ilgiye ihtiyacım var)
Yorgunum (uğraşacak dermanı kendimde bulamıyorum sen devam et)
Sevmiyorum (aşığım)
Seviyorum (ama aşık değilim)
Kırgınım (kızgınım)
Kızgınım (kırgınım)
Uyuyorum (hayır yazmanı bekliyorum)
Iyiyim (değilim amk hiç degilim :)
Bu anlamları taşıyabilirler.
Sıkıntılı da bi dengedir aslında. Her zaman kelimelere anlam yükleyerek de yaşanmaz. Tek bir kelime ile kendinizi anlatmaya çalışıp geri kalan cümleleri yuttuğunuzda hazımsızlık yapar. Kimi zaman da siz karın ağrısı çekerken verilmeye çalışılan mesaj alınmaz. Bir bir boğazınıza düğümlenenlerin, bir anlık gafletle çıkmasında da kelime bolluğu kafa karıştırır ve asıl maksat arada kaynar.
Olur birşeyler işte ne bileyim.
Bazı soruların cümleleri tek cevaptır. Devamında kurulan cümleler teferruattır. Beni seviyor musun? Sorusunun cevabı tek kelimedir. Evet, hayır, bilmiyorum. Ama ile devam edilen bir cümle ya da, nötr bir girişin telafisi için kurulan her cümle ileride avuntu olarak hatırlanır. Mesela evet ve ya hayır yeterli bir cevaptır. Bilmiyorum' un devamı dinlenmez, avunmak için belirli bir zamandan sonra ilgilenmeye başlarsınız geri kalanıyla. Allah kimseyi bu cevapla da karşılaştırmasın cidden sıkıntı.
Kim ne derse desin, cevaplar tek kelimedir. Uzun bir konuşmanın içinden "cımbızla tek tek seçilen" ler gibi.
Akılda kalan, verilen sözler değildir. İcerdiği kelimelik anlamlardır.
Bazen uzun uzun konuşmanın insanda bir kelimenin verdiği hazzı yaşatmaması gibi.
"neyse"
Bana kelimelerin cümlelerden daha büyük anlamlar taşıdığını, o kelimelerin cümleler doğuran bir anne olduğunu ögreten adama çok teşekkür ederim.
Ithafen;
Cümleler sizin, kelimeler bizim olsun.
"Olsun.."
29 Mayıs 2014 Perşembe
geçmişi yerine bi bırakın bişi denicem
Biriktirmeyelim anı hatıra falan ya..
Nedir bu ilişkilerin yaşanan her boku belleğe atma tutkusu, fantezisi?
Nedir yani?
N'oluyo ulan kaydediyosun da?
Hayır anlamıyorum aq olmuş bitmiş. Hani geçmiş geçmişte kalıyodu? Alayına taravela, alayına comolokko.
Bu geçmişin beyine takılı kalma sadakati beni geriyo cidden..
Ne diye seviyoruz bu kadar anlamıyorum ki? Belki bu adam bende gelip geçici? Belki bi uğradı girip bi arkadaşa bakıp çıkacak?
Ne bileyim ya.
Reva mı ulan sürekli aklıma gelip, onunla ilgili herşeyin benim canımı acıtması?
Birde hep güzel olan ne varsa seçip biriktiriyo şerefsiz. Ucuzluk mu var stok mu yapıyosun napıyosun?
Çok sinirliyim hafız, çok dokunuyo
Kafamı nere koyduysam bulamıyorum. Ama, olduğu yerde de ne geçiriyo içinden biliyorum.
Sıkıntı anlicanız.
Kötü birşeyi aklıma getirmeye uğraştığımda, "ama ulan bunu yaptı da, bak bunu bunu da yaptı hani şimdi yemeyelim hakkını" diyen içsese de sokim ayrıca.
Çok kızgınım. Kırgın falan değilim. Beraber yaşadık bunları neye kırılayım aq.
Bana bunca anıyı, hatırayı, yükü bırakıp, siktirolup gittiği için kızgınım.
Her açıldığında, bireylerin güle oynaya hatırladığı aile albümlerinin ortalığa dökülmesi gibi beynimin içi. Bakıyorum, üzülüyorum, daralıyorum, dağıtıyorum ve sonra da kendim topluyorum. Derde bak..
Yok abi ya biriktirmesin kafalar geçmişi. Takılıp kalıyosun ve gelecek diye bi kavram kalmıyo insanda. Bu beyin var ya, iyi olan hatırayı kazıyo iyice oraya. Çünkü bu enkazların başka bi açıklaması olamaz.
Ama diyorum ya hacit cidden sıkıntı. Ne uykun kalıyo sana, ne de moral bırakıyo sikip atıyo adamı.
Ayrılık acı abi
Ayrılık anı
Ayrılık hatıra
Ayrılık yalnızlık değil onsuzluk
Ayrılık "can sıkıntısı"
Sıkıntı abi ya alayına sıkıntı..
25 Mart 2014 Salı
anlayamazsınız
Kendi kendime küfredesim, bela okuyasım, birilerinin götünü kesesim falan oluyo bazen. Sıkılıyorum, daralıyorum, bunalıyorum oluyo bişeyler.
Beni en çok tanıyanlar bile anlamıyolar ya hani herkes kendine müslüman geçinip gidiyoruz bazı vakitler. Sigara da kullanmıyorum ki amk çıkarayım içeyim dumanıyla kafa bulayım. Içenlere de saygılar sevgiler bu arada. Bi el atın da düzeltelim moralleri yada intihar edelim topyekun kurtarsın vatandaş tükenmişlerden.
Anlatamazsın, anlatsan anlaşılmazsın, anlayamazlar. O anlarda hayatının tümünü birilerine bışeyler anlatarak geçiricekmişsin gibi hissedersin yada anlatmaya çalışarak. Olum lan ne anlayışsız insanlar oldunuz amk. Hala daha anlamıyosunuz ne diyo bu kodumun fakiri diyosunuz biliyorum.
Anlayamazsınız..
Yada ben anlatamıyorum.
Elden geleni tükettiğimde, elden gelmeyenin yolunu gözlüyorum gelsin diye el bu bi şekilde getircek çare yok. Alıştı, alıştırdı etrafındakileri. Neleri elden getirdik de, canımız sıkıldığında kendimizi eylemeyi bi becemedik. Can sıkılıp moral bozulunca beyni çalıştırdık hep kurdu da kurdu o şerefsiz
Ya siz beni bi anlamaya çalışmasanıza
Az bi kendime kalayım döküleyim, bi gevşiyeyim.
Sonuç olarak dicem şudur hepinizin amk. Ya neden böylesiniz ha neden? Neden hep siz? Neden önce sizin sıkıntılarınız? Neden hep sizin doğrularınız? Neden hep sizin elinizdekiler? Neden sizin elinizde olmayanlar? Hadi onu da geçtim, neden hep öncelikli olan sizin hayatlarınız ve getirileri?
Baş koyduğunuz yollarınızda herşeye eyvallah çeken birileri mi arıyodunuz da biz evelallah çektik? Her sıkıntınızda size yar olup sızlanmıcak adam ariyodunuz da sürekli trıbe mi baģladık n'aptık amk bilmiyorum ki.
Tek bildiğim bişey var bu dünyada herkes kendine müslüman ateyizi bile
Anlamadınız dimi? Anlamayın amınakoyim sanki bundan önce hep anlıyodunuz. Yine anlamayın olum bişi kaybetmiceksiniz. *
Neyse sinirlerim az da olsa boşaldı. Demin bi rahatlama hissettim o da beni terketmeden ben kaçayım siz toparlayın buraları
Beni en çok tanıyanlar bile anlamıyolar ya hani herkes kendine müslüman geçinip gidiyoruz bazı vakitler. Sigara da kullanmıyorum ki amk çıkarayım içeyim dumanıyla kafa bulayım. Içenlere de saygılar sevgiler bu arada. Bi el atın da düzeltelim moralleri yada intihar edelim topyekun kurtarsın vatandaş tükenmişlerden.
Anlatamazsın, anlatsan anlaşılmazsın, anlayamazlar. O anlarda hayatının tümünü birilerine bışeyler anlatarak geçiricekmişsin gibi hissedersin yada anlatmaya çalışarak. Olum lan ne anlayışsız insanlar oldunuz amk. Hala daha anlamıyosunuz ne diyo bu kodumun fakiri diyosunuz biliyorum.
Anlayamazsınız..
Yada ben anlatamıyorum.
Elden geleni tükettiğimde, elden gelmeyenin yolunu gözlüyorum gelsin diye el bu bi şekilde getircek çare yok. Alıştı, alıştırdı etrafındakileri. Neleri elden getirdik de, canımız sıkıldığında kendimizi eylemeyi bi becemedik. Can sıkılıp moral bozulunca beyni çalıştırdık hep kurdu da kurdu o şerefsiz
Ya siz beni bi anlamaya çalışmasanıza
Az bi kendime kalayım döküleyim, bi gevşiyeyim.
Sonuç olarak dicem şudur hepinizin amk. Ya neden böylesiniz ha neden? Neden hep siz? Neden önce sizin sıkıntılarınız? Neden hep sizin doğrularınız? Neden hep sizin elinizdekiler? Neden sizin elinizde olmayanlar? Hadi onu da geçtim, neden hep öncelikli olan sizin hayatlarınız ve getirileri?
Baş koyduğunuz yollarınızda herşeye eyvallah çeken birileri mi arıyodunuz da biz evelallah çektik? Her sıkıntınızda size yar olup sızlanmıcak adam ariyodunuz da sürekli trıbe mi baģladık n'aptık amk bilmiyorum ki.
Tek bildiğim bişey var bu dünyada herkes kendine müslüman ateyizi bile
Anlamadınız dimi? Anlamayın amınakoyim sanki bundan önce hep anlıyodunuz. Yine anlamayın olum bişi kaybetmiceksiniz. *
Neyse sinirlerim az da olsa boşaldı. Demin bi rahatlama hissettim o da beni terketmeden ben kaçayım siz toparlayın buraları
13 Şubat 2014 Perşembe
Aşkın seyyar hali
İmkansızdı belki
Ama onlar insafsızdı da
Yürekler ellerinde oyuncak
Hayal sadece rüya
Umut etme dendi, ümitlenme, sev sevil lakin bekleme
Çünkü onlar için aşk çok kolaydı
Merhaba karaborsa tezgahların seyyar tüccarları
Sizin tezgah önünde tabureleriniz vardı dimi?
Hah işte
O taraf hayatın hep oynayanları
Oynayıp kazananları
Bizlerse koltuk altına tutuşturulan tavlaları
İmkansız aşkın insafsızları vicdanlarıyla
Bizse ızdıraplarıyla sınava çekildik
Olacağı vardı oldu telkinlerinin tac takanı
Olmuyorsa oldurmaya çalışanların tillahı
Kaderin tükenmez sanılan kalemini elinde tuttuğunu sanan zavallıları
Biz!
Minnacık kalbinize bir diğerini sığdırmaya çalıştınız
Siz, sizler..
İmkansızın imkanları bile bitti, siz hala bitmediniz
Bitiremediniz sevdiklerinizi içinizde
Sahip çıktınız sevdiklerinize
Sizin için kılpayı olanlara
Kıllarını dahi kıpırdatmayanlara
Köfte ekmek satanlara
Böyle yürek zengini olanlara
Aldandınız
Acıyorum size
En çok da kendime..
12 Şubat 2014 Çarşamba
Sevgi neydi? Sevgi gitmekti.
Çok kolay gitmişti
Basitti böyle
Hemencik oldu ne bileyim
Kapadım gözümü bi açtım yoktu
O kadar kolaydı
Gidişini görmedim ki ben
Bakamadım arkasından öyle çabuktu
Aceleye gelmişti
Oldu bittiye
Kime yetişmeye çalışıyodu acaba?
Kimbilir..
Ben burdaydım, hep benimleydim
O bendi ki zaten
Gitti
Yine benle bıraktı beni
Değişen pek bişe yoktu sanki
Kendimle konuşmak alışıla gelmişti nasılsa
Gitmiş miydi gerçekten?
Kaçmış mıydı yoksa?
Geri gelecek miydi?
Artık benim değildi belki de..
Anladım ben istediğini
Gidişinden belliydi
Bir daha biz olmicaktık
"Sen ben" lerle kurulacaktı cümleler
Gitmişti o
Bitmişti
Kolayı seçmişti
Ona göre zor olanı belirlemek daha kolaydı çünkü
O beni değil kolayı sevdi
Ha gitmişti dimi?
Bitmişti
Pardon
Peki o zaman
Hoşçakalırız biz
Hoşçakalırım ben..
2 Şubat 2014 Pazar
Ulan hep efkar size mi?
Tam da bu! dediğimiz anda yakalanmışa döneriz. Biz bilmeyiz onlar izlerler. Onlar kim mi? Ben de bilmiyorum.
Hayır şizofren değilim ben.
Bir kutu antidepresanla intihar girişiminde bulunsam, midemi yıkayan doktorun küçümseyen bakışlarına maruz kalarak dönerim hayata. Evet bunun bir de bu tarafı var. Bize ölmek bile haram beyabiler ya da bugün değil.
Henüz değil.
Kopyalasak yapışmaz, tutsak kaçar, kessek kopmaz, bu devran böyle dönmezcilere inat devranın bize dönesi tutar amınakoyim. Öyle de bahtsızız.
Şanssız doğan şerefli arkadaşlarım anlicaklardır beni. O şansına sıçtıklarım az siktirsin burdan bişe denicem. En büyük düşmanımdır benim o anasının amından cumhuriyet altınıyla doğan toynaksızlar. Suratına sıçtıklarım. Tutmayın küçük enişteyi!
Hayata sıfırdan başlamaya karar versem, hoca alır en arka sıraya kor beni. Ben miyopum hocam, ileriyi göremiyorum..
Bilmediği soruda tahtaya kalkan öğrenci de, yanındaki kopya çekerken suçluluk duyan da, ha yakalandı ha yakalancak beni de yakacak kodumun ibnesi diyen de benim!
Ama;
Kopyayı çekebilcek cesareti kıskanan da benim.
Anaya babaya kafa tutmak değil iş, hayata kafa tutabiliyo musun onu de bana.
Olacakları planlamadan bir anı hesaplayabiliyo musun? Evet mi?
Ah be koymaya kıyamadığımın safı içinde hesap geçen bir cümlenin neyini onaylıyosun ki? Boşa mı hatimledin onca şeyi..
Bizde hesap yok, klişeler devrildi. Kabe bizimdir! Kıble cesaret, inanç had safha!
İnandıklarımız doğrularımız, yanlıştır diyenler Ate!
İsyan bayraklarının direkleri hazır burda en ala isyancılara!
Biz doğru bildiklerimiz uğruna bir hayat feda ederiz. Biz gerizekalıdan bir adım daha zekalıyız çünkü. Tek bi kelimenin önemi büyüktür. Sevgi herşeyden üstündür çünkü. Ne demiş büyük düşünür Tatlıses "Tabi tabi"..
Biz hayatta en çok üzülenleriz. Öğrenilmiş çaresizliğin en çaresizi biz. Martin seligman senın de amınakoyim bu arada.
Olum bişi diyim mi bizim kafamız çok karışmış lan.
Ben ayak serçe parmağını sehpaya vuranların acısını da bilirim bunu kafa sikerte sikerte yazıp durmayın. Verdiğiniz o klişe avuntularınızı siktirtmeyin bana. Ayak serçe parmağı olmadan da yaşayabilirim, eksikliğini hissetmem. Ama hayata dahil edilenlerin yokluğu öyle değil işte..
Kalpsiz yaşanır mı amk?
Dahil edilen yoklama kağıdına yazılıyo bi kere. Silinse de izi kalıyo kodumun sayfasında. Ya bu hayatın kalemi çok sağlam, ya da silgisi dandik.
Dokuzun yanındağki iki sıfırı silen bahçelinin bi suçu yok beyler. 40 ı bulucam derken evdeki kalemden olmayın. Harcamayın sıfırları.
Efkarlıyım olum mazur görün. Temenniler iyi olmaktan yana; hizmet yok, icraat sıfır ama elleri açtık yine de semaya.
Tek dayanak samimiyet o da kabul görürse, ha görmezse halimiz nice.
Ah keşke sadece el açmakla kalmasak, üşenmeden hizmet sunsak ya..
Ulan dilenci bile kapı kapı dolaşırken, olduğumuz yerde istemek ne kadar hak?
İsteyip bir de vermesini beklemek ne kadar mantıklı?
Aşığım diyip seyretmek, mutlulukla ne kadar bağlantılı?
Esirgemekle bi şeyleri, karşındakini yanında tutmak ne kadar olası?
Yine kafa açıyorum amınakoyim Napim ulan dertliyim kederliyim; olmamışlara, olmayanlara, belki de hiç olmicaklara..
İsyanımsa oldurmayanlara
Yüreği ağlattık ama mihrap yerinde şükür.
Son sözü bir "fetva" ile sonlandırmam gerekecek lakin size kel olduğumu ve ilacım olmadığını söylemiştim ama bildiğim bişe varsa o da belanın kötü bişe olduğu. Evlere ateş salar, yuva yıkar, ben gibi bir garip keloğlansanız can'ınızı yakar.
"Allah senin belanı versin" tezini kimseler üzerinde denemeyin mübarekler. Kanıtlamak istediğiniz bi teoriniz varsa, elinizdekilerle yetinip kadere boyun eğin. Eğilen başı ya öperler, ya keserler.
Zaten bize edenler hep o "ler" ler.
Ah ulan ahh..
Ha yoksa siz onları tek biri mi sanıyodunuz?
Yemişler sizi çok fena yemişler..
Hayır şizofren değilim ben.
Bir kutu antidepresanla intihar girişiminde bulunsam, midemi yıkayan doktorun küçümseyen bakışlarına maruz kalarak dönerim hayata. Evet bunun bir de bu tarafı var. Bize ölmek bile haram beyabiler ya da bugün değil.
Henüz değil.
Kopyalasak yapışmaz, tutsak kaçar, kessek kopmaz, bu devran böyle dönmezcilere inat devranın bize dönesi tutar amınakoyim. Öyle de bahtsızız.
Şanssız doğan şerefli arkadaşlarım anlicaklardır beni. O şansına sıçtıklarım az siktirsin burdan bişe denicem. En büyük düşmanımdır benim o anasının amından cumhuriyet altınıyla doğan toynaksızlar. Suratına sıçtıklarım. Tutmayın küçük enişteyi!
Hayata sıfırdan başlamaya karar versem, hoca alır en arka sıraya kor beni. Ben miyopum hocam, ileriyi göremiyorum..
Bilmediği soruda tahtaya kalkan öğrenci de, yanındaki kopya çekerken suçluluk duyan da, ha yakalandı ha yakalancak beni de yakacak kodumun ibnesi diyen de benim!
Ama;
Kopyayı çekebilcek cesareti kıskanan da benim.
Anaya babaya kafa tutmak değil iş, hayata kafa tutabiliyo musun onu de bana.
Olacakları planlamadan bir anı hesaplayabiliyo musun? Evet mi?
Ah be koymaya kıyamadığımın safı içinde hesap geçen bir cümlenin neyini onaylıyosun ki? Boşa mı hatimledin onca şeyi..
Bizde hesap yok, klişeler devrildi. Kabe bizimdir! Kıble cesaret, inanç had safha!
İnandıklarımız doğrularımız, yanlıştır diyenler Ate!
İsyan bayraklarının direkleri hazır burda en ala isyancılara!
Biz doğru bildiklerimiz uğruna bir hayat feda ederiz. Biz gerizekalıdan bir adım daha zekalıyız çünkü. Tek bi kelimenin önemi büyüktür. Sevgi herşeyden üstündür çünkü. Ne demiş büyük düşünür Tatlıses "Tabi tabi"..
Biz hayatta en çok üzülenleriz. Öğrenilmiş çaresizliğin en çaresizi biz. Martin seligman senın de amınakoyim bu arada.
Olum bişi diyim mi bizim kafamız çok karışmış lan.
Ben ayak serçe parmağını sehpaya vuranların acısını da bilirim bunu kafa sikerte sikerte yazıp durmayın. Verdiğiniz o klişe avuntularınızı siktirtmeyin bana. Ayak serçe parmağı olmadan da yaşayabilirim, eksikliğini hissetmem. Ama hayata dahil edilenlerin yokluğu öyle değil işte..
Kalpsiz yaşanır mı amk?
Dahil edilen yoklama kağıdına yazılıyo bi kere. Silinse de izi kalıyo kodumun sayfasında. Ya bu hayatın kalemi çok sağlam, ya da silgisi dandik.
Dokuzun yanındağki iki sıfırı silen bahçelinin bi suçu yok beyler. 40 ı bulucam derken evdeki kalemden olmayın. Harcamayın sıfırları.
Efkarlıyım olum mazur görün. Temenniler iyi olmaktan yana; hizmet yok, icraat sıfır ama elleri açtık yine de semaya.
Tek dayanak samimiyet o da kabul görürse, ha görmezse halimiz nice.
Ah keşke sadece el açmakla kalmasak, üşenmeden hizmet sunsak ya..
Ulan dilenci bile kapı kapı dolaşırken, olduğumuz yerde istemek ne kadar hak?
İsteyip bir de vermesini beklemek ne kadar mantıklı?
Aşığım diyip seyretmek, mutlulukla ne kadar bağlantılı?
Esirgemekle bi şeyleri, karşındakini yanında tutmak ne kadar olası?
Yine kafa açıyorum amınakoyim Napim ulan dertliyim kederliyim; olmamışlara, olmayanlara, belki de hiç olmicaklara..
İsyanımsa oldurmayanlara
Yüreği ağlattık ama mihrap yerinde şükür.
Son sözü bir "fetva" ile sonlandırmam gerekecek lakin size kel olduğumu ve ilacım olmadığını söylemiştim ama bildiğim bişe varsa o da belanın kötü bişe olduğu. Evlere ateş salar, yuva yıkar, ben gibi bir garip keloğlansanız can'ınızı yakar.
"Allah senin belanı versin" tezini kimseler üzerinde denemeyin mübarekler. Kanıtlamak istediğiniz bi teoriniz varsa, elinizdekilerle yetinip kadere boyun eğin. Eğilen başı ya öperler, ya keserler.
Zaten bize edenler hep o "ler" ler.
Ah ulan ahh..
Ha yoksa siz onları tek biri mi sanıyodunuz?
Yemişler sizi çok fena yemişler..
25 Ocak 2014 Cumartesi
Belki de
Belki sen hep karanlık
Belki sen hep uzak
Belki de sen hep sessiz kalıcaksın
Belki avuçların hiç kokmicak
Saçların dokunulası..
Gözlerin bakmicak belki de
Sen hep oralarda bi yerlerde olucaksın
Buğulu görücek gözlerim ileriyi
Yüreğin hep kuytu köşe
Gözlerin başka taraflara bakıcak
Ben izlerken seni
Belki de biz hiç..
Belki varamicak emeller
Ulaştıkların düşündüklerin olmicak
Belki de hiç yanakların ellerimin arasında..
Sebepsiz sersemlik niyetleri
Hiç bilinmicek belki
"Keşke" denilecek çok şey biriktircez
Belki.
Hayata anlam aramaya çıkarken
İyice anlamsızlaşıcaz
Tek şey akılda kalıcak belki
Bir gün biz çok fazla aşık..
Bizim belki de yarım kalıcak çok şeyimiz olucak
Belki tura dediklerimiz yazı gelicek
Yaşamak istenen her ne ise kalıcak baki
Ya da yarım belki..
Bir garip çoban
Ayrılık sıkıcıdır. Bunaltır, daraltır, bi memnuniyetsizlik hissi yaratır kendi çevresinde. Duvarlar daha yakın görünür artık göze. Sevdiğin herşeyi sevmez, sevmediklerinle de 40 yıllık ahbap olursun. Sanırım ayrılık adamı dengesiz de yapar.
Bakışlar boşlaşır. Tv de oynayan erotik yapım dahi olsa boş boş bakar çiftlerin bakışma kısmında ayıkır duygusallaşırsın. Kahpe dediğimiz felek pornoda bile gider, olmicak yerde ayıltır seni.
Ha bu benim tezim değil tabi bi arkadaş dediydi.
Kimseyle konuşasın gelmez. En sevmediğin sorular onunla ilgilidir çünkü. Bilirsin işine gelmeyen yorumlar yargılar gider, o en sevdiğini idam eder. Sindiremessin farkında olduklarını bile onlardan duymayı. Ne olursa olsun ulan onlar kıymetlidir! Sana dair bi şeyleri hala içinde barındıran o kişi senindir.
Ne demiştik;
Bizi en çok sevdiklerimiz yaralar. Ramiz e bağlayıp "herkes öldürür sevdiğini yeğen" dedirtmeyin bana modum Cengiz Kurtoğlu bugün öldürmek yok. Ümit Besen de bize ters nikahına gidecek kadar da gavat değiliz hani.
Şimdiki morukların diğer akranlarıyla yanyana geldiklerinde "bugün günlerden neydi? Haa cuma mıydı lan? Ya bu günler ne ara geçip gidiyo ömür tükeniyo yeminlen" muhabbetinden en uzak olanlardır ayrılık acısı çekenler. Çünkü onlar için zaman; arkadaşlarının onlara layık gördüğü ilaç, çekene ise kendine layık gördüğü işkencedir. Ne geçer, ne merhem olur. Öyle şeyler çıkarır ki önüne "unutursan senin götünde midye dolma yaparım ayıqss ;)" der. Unutturmaz kimi zaman geçiştirir, uyandığında daha fazla özletir.
Özlemek kötü biri be.
Hayatı çekilmez kılan şey bazen zaman değil özlemdir. Şu hayatta özlemek diye bişi olmasa daha yaşanılır şeyler parklar ormanlar çiçekler falan filan..
Anladınız beni.
Onunla hiç konuşmadan geçiştirdiğiniz zamanlar bile, yine onunla kurulan kısa filmlik hayallerle doludur. Ha ayrılınca göte monte evet ama neticede zaman israfınızı yine onunla edersiniz.
Ama yine de siz siz olun hep konuşun birbirinizle.
Saniyelere bile sıkıştırın bişeyler 3-5 ne ise. Sonra çok üzülüyosunuz lan.
Bir elinizde telefon, diğer elinizde çay varken telefonu ağıza götüren türden dalgınlıklar, çalıştığınız iş yerinde patronunuzun gerizekalıymışsınız gibi 4 kere tekrarladığı işi unutmalar, evin yolunu uzatıp değişik sokakları evleri incelemeler, kulaklıkta çalan şarkılara sövmeler, aile bireyleriyle yaşanan kısa süreli ama uzun vadeli ekşınlar..
İşte bunlar hep seks.
Hadi bakalım verdim subliminali şimdi çıkın işin içinden.
Aşk, adamı yaşatır beyler.
Sonra sövdürür
Ölmeyi beklemeyin boşa inadına yaşatır.
Aşk var ya zombi lan. Bi yakalıyo piç bi ısırıyo ahan da gitti.
Vampir miydi lan o yoksa? Aman işte her ne sikimse.
Neden mi bu kadar aşk diyorum? 40 kere söyleyince özlediğiniz geri dönüyomuş. Aşkı büyük olanın... şeyi de büyük oluyomuş kalbi.
Ah ulan keşke hepsi bu kadar olsa.
Ayrılığın kurduğu cümleler hep "keşke"lerle başlar, geçmiş zaman ekleriyle dolar, tuzlu sulu gözyaşlarıyla kağıda dökülür, dağ başını duman alır, gümüş dere durmaz akar, damardaki kan durmaz akar falan derken bi bakmışsınız aşka gelmiş evi türk bayraklarıyla doldurmuşsunuz.
Neyse abartmayalım.
Aşk, insana yazdırır, ayrılık sayfalara sığdırmaz. Ne kadar çok sevdiyseniz, o kadar aşk acısıyla tatlanır yürekleriniz. Siz de tanışırsınız o memleket getirisiyle hadi bakalım.
"Seviyorsan git konuş bence" lafı sevenler için kullanılmıştır. Aşıklar konuşamaz. Birbirlerine sinyal verirler. En büyük sinyalleri hisleridir. Tesadüfler onlara yardımcı olur. Konuşmadan anlaşır, nefes aldıkça duyarlar birbirlerini.
Aşıksanız hissedin bence..
Ayrılık bir son değildir hacitler. Aşık adam için ayrılık, başka bi evrene geçişin ilk levelidir. O artık uzay boşluğunda kaybettiği koyununu arayan gerizekalı bir garip çobandır.
Şimdi benim 2-3 fetva vermem gerekir ev sahibi olarak siz güzel misafirlerime lakin;
Benim şapka düştü kelim gördündü mübarekler ve kel adamın ilacı yoktur. Kendi başına süreceği şey ilacı değil, öreceği çoraptır. Benim gibi kel kardeşlerime söyleyecek pek bi lafım da yoktur. Ev sizin misafir değilsiniz. Dilediğiniz gibi karıştırın buzdolabını.
Beklenen kış geldi, üşütmeyin kelleri. Zamanın tecavüzü kaçınılmazsa, zevk almaya bakın.
İnadına yaşayın ki, yaşasın aşklar.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)